Sevgili Evlatlarım; Beni bıraktığınız yerdeyim. Bana kendimi fazlalık, bir ayak bağı gibi hissettirdiğiniz o günden beri, ben de karar verdim, ölene dek yanınıza gelmeyeceğim! Ama bilin diye sakladığım şeyler var şu acılı yüreğimde.. Babanızın öldüğü o gün, meğerse ben de yaşarken ölecekmişim de haberim yokmuş!
Güya ben duyup da üzülmeyeyim diye hepiniz gizli gizli odalarda konuşup durdunuz. Beni aranızda bölüşmeye daha doğrusu birbirinizin üzerine atmaya çalıştığınızı anlaşamayınca bağrış bağrış yükselen seslerinizden anladım ! Gözüm gibi baktığım, gece gündüz nedir bilmediğim, ömrümü verdiğim, uğurlarına her türlü cefaya seve seve katlandığım, yeter ki onlar mutlu olsun diye uğraştığım evlatlarım için meğerse ben; bir yük bir külfetmişim. Benim yüzümden tüm kardeşler birbirinizi kötü olmakla, haksız olmakla, bana bakmamak için bahane uydurmakla suçladınız ya hani; ben bu lafları duyduktan sonra hepiniz benim için aynı oldunuz!
Sen; ilk göz ağrım,ilk sevincim, anneliği bana ilk tattıran evlatçığım.. ” Karım seni istemiyor, eğer seni eve getirirsem benden boşanacağını söylüyor. Ortada çocuklar var anne napayım çok çaresizim” dediğinde benden bir annelik daha beklemiş olmalısın ki bana bunları söyledin. Anneliğimin bitmediğini bana bir kez daha hatırlattın oğlum! Ne diyebilirdim ki, hakkım var mıydı bir şey istemeye, söylemeye ? Ama hala anlamadığım bir konu var; karın beni eve almazken, seni böyle tehdit ederken onun annesi nasıl oluyor da sizinle yaşayabiliyor? Hani karın yaşlıya bakamazdı? Doğru söyle oğlum, yoksa sen de bana bakmak istemedin de işine mi geldi bu sözler ? Peki ya sen oğlum, sen söyle bari; “Evim küçük hiç yer yok ki anne” derken bana, ne dememi istedin sana ?
Yine benden mi bekledin anlayışı, merhameti, insafı! Halbuki en çok senin peşine koşmuştum, en çok sen beni yormuştun… Akşamdan ceplerini yoklardım, paran yoksa harçlık iliştirirdim cebine. Sen arkadaşlarının yanında mahcup olma diye, parasız kalma diye… Aslında evin küçük değildi be oğlum, yaşlıyım ama bunamadım daha! Evinin taksitleri için az mı aramıştın babanı! Baban da sana: “Oğlum madem böyle sıkışacaktın küçük bir ev alsaydın” dediğinde sen de: “Bir kere olsun tam olsun” demiştin. Yanılıyor muyum? Ve sen; son beşiğim, son umudum, son sevincim. En çok sana yandı içim,en çok sen beni yaktın yıktın. Baban öldüğünden beri beni bir kez olsun aramadın, halimi sorup bir bahane uydurmaya bile tenezzül etmedin. Yoksa “Beni yanına al, bu yalnızlık canıma tak etti” derim diye mi korktun? Ben nerede hata yaptım?, diye çok düşündüm evlatlarım.
Tüm yaşadıklarıma rağmen size hala evlatlarım diyebildiğime göre kötü bir anne değilim diye düşünüyorum. Yine aklımı kalbimi yoruyor bu soru, düşünmeden edemiyorum. Her gece kahroluyorum, yalnızlık canıma tak etti artık! Korkuyorum çoğu gece . Ölümümü istiyorum Rabbimden her gün. Yediğim ekmeğin içtiğim suyun tadı kalmadı artık. Elimde değil, aklıma hep o güzel günler geliyor. Şimdi ise o günler en büyük düşmanım oldu. Ben bu dertle, bu yalnızlıkla zaten fazla yaşayamam, gözlerim kapıya baka baka son nefesimi vereceğim! Bana yaptığınızı evlatlarınızdan bulun demeyeceğim çünkü, bunun nasıl bir acı olduğunu bilemezsiniz.
Ben anayım, hemde hayırsız evlatlarımın anasıyım. Yine de sizin canınız yansa benim canım iki kez yanar. Bu mektubu her gece yatmadan önce yastığımın yanına koyuyorum, olurda ölürsem görebilin diye.. Zaten öyle gözüküyor ki ben ölmeden siz bu eve ayak basmayacaksınız! Hakkımı helal edeceğimden endişeniz mi yok , yoksa helallik istemeye yüzünüz mü yok ? Merak etmeyin son nefesimi verirken tüm sitemlerimi de alıp gideceğim! YAPTIĞINIZ HERŞEY İÇİN; ‘HELAL OLSUN SİZE!’ EY OĞULLARIM!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.