Adamın biri bir cuma günü, evde un kalmayınca eşeğine yüklemiş buğdayı, değirmene doğru koyulmuş yola. Değirmene gelince, çuvalı indirirken eşek kaçmış. Eşeği aramaya çıksa, Cuma namazı kaçacak. Kendi kendine “Sen nereye gidersen git, ben Rabbimin emrinden çıkmam, doğru Cuma namazına gidiyorum” demiş.
Vakit girmiş ve huşu içinde ibadetini yapmış adam. Cumadan sonra bakmış ki eşek hala yok. Bu yüzden ne tarlaya gidebilmiş ne de değirmene… “Ben şimdilik eve gidip biraz dinleneyim, sonra çaresine bakarız” diye düşünmüş. Eve yaklaşınca, ahırdan eşek sesi gelmiş. “Hanım, bu eşeğin burada ne işi var?” demiş. O da, “Efendi, bugün çok korktum, az kalsın ölüyordum, bir aslan eşeği önüne katmış, bir o tarafa, bir bu tarafa derken ahıra kadar getirdi. Ben de korkudan odanın bir köşesine saklandım.” Pencereden baktım, aslan geldiği gibi gitti.” Adam, “Hanım, bu bizim eşek değil mi?” diye sormuş. Hanımı da “Evet bizim eşek” diye cevap vermiş. Adam şaşırıp kalmış. Hanımı bu arada “Bey, senin karnın açtır, taze un geldi ekmek yaptım” deyince adam hayretle “Hanım, un nereden geldi?” diye sormuş. “Sorma bey! Komşumuz değirmene gitmiş, kendi unu yerine bizim unu getirmiş, yanlışlığı anlayınca da unu bize bıraktı. Sana bir haberim daha var bey!
Bizim komşu bahçesini sulamış ancak kanalı açık unutmuş, bizim bahçe de sulanmış!” Adam, eşinden bunları duyunca ellerini açmış ve, “Allahım ben senin bir emrini yerine getirdim, sen benim üç ihtiyacımı gördün. Sana ne kadar şükretsem azdır ya Rab.” Eşek her zaman eşekliğini yapsa bile biz şükür içinde rabbimize gidelim. Bire on veren rabbimize binlerce şükürler olsun…