Nasrettin Hocayı Merkez camiindeki cuma namazında şevk-u iştiyak ile vaaz ederken dinleyen bir gurup köylü hayran kalmışlardır. Namaz çıkışı hocanın önünü kesen köylüler eline yapışıp “Aman hocam ne olur bizim köye de gel bizim ahâlinin senin gibi âlim bir zâtı muhteremin nasihatine irşâdına vallahi bu şehirlilerden daha çok ihtiyacı var, ne olur kırma bizi ” diyerek ısrarla davet ederler.
Söz konusu ilim irşat nasihat olunca hoca kıramaz “peki” der.. İki hafta sonrası için sözleşip ayrılırlar. Karalaştırılan Cuma gününde köyde bir heyecan bir telaş, Nasrettin hocanın yolunu hacı yolu bekler gibi bekleyen köylüler gelişini sevinçle karşılar. Cuma vaktine yakın köye gelen hoca; “Bir kese altın verirseniz konuşurum, yoksa döner giderim” der. Hiç beklenmedik bu istek karşısında ağzı açık kalan köylüler, biraz homurdanarak yarı gönüllü yarı gönülsüz bir şekilde hep beraber kendi aralarından topladıkları bir kese altını hocaya verirler. Nihayetinde harika bir vaaz veren hoca cemaati mest etmiştir.
Para verdikleri için söylenenler de dahil herkes gayet mutlu ve memnun “Bir kese değil on kese de olsa helal olsun”, ” Para verdik ama valla hak ediyor” demekten kendini alamaz. Cuma namazını kıldırdıktan sonra camiden çıkan hoca aldığı bir kese altını etrafında toplanan cemaatin gözü önünde muhtara iade eder. Cemaat hem şaşırır hemde merak eder “Bre hocam madem geri verecektin de niye istedin” diye sorulunca Nasrettin Hoca; “Bu birincisi; para ödediğiniz için beni pürdikkat dinlediniz, ikincisine gelince; cebinde para oldumu insan bir başka konuşuyor.” diyerek verdiği cevapla cemaate iki ders birden vermiştir.
Her gün paylaştığınız faydalı bilgiler, haberler ve ibretlik, ders veren hikayeler ana sayfanıza düşsün istiyorsanız, sayfamızı takip edebilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.